Servet-i Fünun'un genel özellikleri nelerdir?
Servet-i Fünun dönemi, II. Abdülhamit'in istibdat (baskı) dönemidir.
Dönemin bu özelliğinden edebiyatçılar içe dönük davranmış; kişisel konuları, aşkı, karamsarlığı, hayal kırıklığını, tabiat güzelliklerini, melankoliyi ve üzüntüyü işlemişler; toplumsal sorunlara değinmemişlerdir. Bu dönem edebiyatı, adeta yüksek zümre edebiyatı gibidir,
Servet-i Fünuncular, Fransız edebiyatının özelliklerini büyük ölçüde Türk edebiyatına adapte etmeye çalışmışlar, Fransız realizmini örnek alınmışlardır. Tanzimat döneminde başlayan ve benimsenen, dildeki yabancı sözcükleri ayıklayarak sade Türkçeye geçiş hareketi bu dönemde durmuş, Arapça ve Farsça sözcüklere yeniden itibar edilmeye başlanmıştır.
Dönemin bu özelliğinden edebiyatçılar içe dönük davranmış; kişisel konuları, aşkı, karamsarlığı, hayal kırıklığını, tabiat güzelliklerini, melankoliyi ve üzüntüyü işlemişler; toplumsal sorunlara değinmemişlerdir. Bu dönem edebiyatı, adeta yüksek zümre edebiyatı gibidir,
Servet-i Fünuncular, Fransız edebiyatının özelliklerini büyük ölçüde Türk edebiyatına adapte etmeye çalışmışlar, Fransız realizmini örnek alınmışlardır. Tanzimat döneminde başlayan ve benimsenen, dildeki yabancı sözcükleri ayıklayarak sade Türkçeye geçiş hareketi bu dönemde durmuş, Arapça ve Farsça sözcüklere yeniden itibar edilmeye başlanmıştır.
Tanzimat edebiyatı birinci dönem sanatçıları, "Sanat toplum içindir" ilkesini benimserken, Servet-i Fünun sanatçıları Tanzimat'ın ikinci dönemindeki sanatçılar gibi "Sanat sanat içindir" ilkesi ile hareket etmişlerdir.
Topluluğun üslûbu, süslü ve sanatlı, ruh ve ifade tarzı ise Avrupai'dir. Şiirde aruz ölçüsünü kullanmalarına karşın, nazım şekillerinde ve konularda büyük yenilikler yapmışlar, nazmı nesre yaklaştırmaya çalışmışlardır. Beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü esas almışlar, cümleleri birkaç dize / beyite yaymışlardır.
Bu dönemde Fransız şiirinden alınan sone ve terze-rima gibi şekiller ve serbest müstezat çokça kullanılmış, kulak için uyak anlayışı benimsenmiştir. Roman ve hikâyede Batılı anlamda başarılı örnekler verilmiştir. Romanda tahlil ve ayrıntıya geniş yer verilmiş, modern kısa hikayenin ilk örnekleri bu dönemde şekillenmiştir.
Roman ve hikâyede, olaylar ve kişiler tamamen İstanbul'a, seçkin tabakaya aittir. Romanda realizmden, şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
Bu dönemde gazetenin yerini dergiler almıştır: Servet-i Fünun, Malûmat, Mektep, Mütalâa, Hazine-i Fünun...